23 Şubat 2011 Çarşamba

NUSR'ET BURGER – BEBEK

Yine fırsat dolu bir haftasonu ile Bebek’teydik. Artık adımız fırsatçıya çıktı. Tam ara verelim diyoruz ki geri çevrilemeyecek bir fırsat çıkıveriyor ve kendimizi fırsat ile yemek yerken buluyoruz. İşte son fırsat mekanımız Nusret Burger.

Nusret aslında bir et lokantası, Etiler’de açılmış ve çok methediliyor. Fakat bizim gittiğimiz Bebek’te Lucca’nın tam yanındaki burger büfesi. Büfe diyorum zira 2 masa 1 kasa bir dükkan.

Fırsat kuponunda 1 adet burger var ama zaten burada daha başka çeşitleri bulunmuyor. Bunun için illa ki merkeze gitmeniz gerekiyor. Burası test sürüşü, beğenirsen oturmaya da bekliyorlar.

Uzatmayalım; burgerleri orta kıvamda pişmiş olara sipariş ettik, kısa sürede önümüze bir sanat eseri geldi. Bu kadar lezzetli bir et ve bu kadar iyi bir pişirme burger için fazla bile. Özene bözene de servis ediyorlar, yanında enfes de bir acı hardal var ki ağzımızın sularına engel olamıyoruz. Buradaki memnuniyetimiz bizim en kısa sürede steak house ziyareti yapacağımızı da müjdeliyor. Ona da bir fırsat çıksa da bahane ile ilk ziyareti gerçekleştirsek, buradan fırsat sitelerinin sahiplerine açık duyuru, para basarsınız.



Nusret'te burgerler 20 lira , içecekler 5 lira. Biz yarısını ödedik iyi oldu. Pahallı mı hayır, şehirde artık nerdeyse steak house fiyatlarında bir standartlaşma oldu ve fiyatlar da bu.

Bebek’te 3-5 tur atmaya gittiğinizde aklnızda olsun. Fazla vakit geçirmeden lezzetli bir burger çakıp geceye akabilirsiniz ya da bizim gibi çocuklu bir çift olarak eve dönüp güzel bir çay koyabilirsiniz.

Afiyet Olsun. EAT RESPONSIBLY.

17 Şubat 2011 Perşembe

ADANALIM - KÜÇÜKYALI

Pazartesi akşamı eşimin yaşgünü için kalabalık arkadaş grubu ile birlikte Küçükyalı sahildeki Adanalım’a gittik. Gerek mekan gerekse yediklerimiz bizi oldukça memnun ederken ödenen hesap ile fiyat/performansı tavan yaptı.

Adanalım, Küçükyalı sahilde balıkçıların, ocakbaşıların ve bilimum benzeri restoranların sıralandığı hizada, ferah ve geniş bir restoran. Önce bir kış bahçesi var ki eminim yazın üstü açılınca enfes olur, üst kat ise camlar yere kadar olduğu için yine çok ferah ve abartısız mobilyaları ile rahat.

Yemeklere gelirsek, fiks menü aldığınızda masa soğuk mezeler ile donatılarak başlıyor. Hakikaten oldukça çok çeşit soğuk meze geliyor. Karışık kızartma, kuru cacık, patlıcan ezme, acılı ezme, çiğ köfte, mantar salatası ve gavurdağı salata benim hatırladıklarım. İçlerinde kötü bir lezzet yoktu fakat akşamın yıldızı içlerinden hiçbiri değildi.

Arada gelen sıcacık pideler ve arasına sürülen tereyağlar ve erzincan tulumu ile esas oğlanı yani metrelik kebabı bekliyoruz. Arada fındık lahmacun, çöp şiş , küçük peynirli pideler ve pastırmalı humus da geliyor ki hepsi çok lezzetli ama ısrarlıyız tüm bu yediklerimizin üzerine hala metrelik kebap yiyeceğiz.

Ve sonunda masanın ortasına koskocaman tahta bir fırın küreği benzeri aparat koyuyorlar, üzerine sıcak bir pide yerleştiriyorlar ve sonunda da masa boyutlarına göre değişen metrelik adana kebap geliyor, inanılmaz ama belki doymayız diye üzerine de yer yer kaburga ve tavuk kanat parçaları atmışlar.

Adana gerçekten çok lezzetli ama hani derler ya önce gözün doysun diye burada gözünüz öyle bir doyuyor ki buradan aç çıkmam mümkün değil diyorsunuz. Adeta kebabı yaşatıyorlar, yurtdışına çıkmadan önce kebap ile hasret gidermek için harika bir seçim olabilir.

Üzerine tatlı da geldi, pasta da kesildi , anlayacağınız bomba gibi bir akşam yemeği oldu. Ve en önemlisi tüm bu menünün fiyatı 35 lira, daha da bombası biz fırsat kuponu ile gelmiştik ve 25 lira ödedik, evet tüm yazdıklarım ve yanında alkolsüz içecekler ile birlikte.

Afiyet Olsun. EAT RESPONSIBLY.

7 Şubat 2011 Pazartesi

MEZZALUNA


Cumartesi akşamı fırsat kuponlarımız elimizde yine fırsatçı bir akşam yemeğine doğru yelken açtık. Fırsat sitesi Mezzaluna’da akşam yemeği yarı fiyatına yazınca, okuycuların bileceği üzere, İtalyan mutfağı çok tarzım olmasa da kendimi 4 tane kuponalırken buluverdim.

Biz Hillside Trio’nun içinde yer alan şubelerine gittik. Açıkçası mekan için görüşüm pek olumlu değil, yolum Hillside’a düşmese burası için yolumu değiştirmem. İçerisi ferah olmakla birlikte hiçbir yere bakmaması ve alış veriş merkezi de olmaması nedeniyle sıkıcı. Buna bir de yer bolluğuna rağmen nedenini anlayamadığım dar masa düzeni eklenince ambiyanstan pek not alamıyorlar.



Yemeklere dönecek olursak bi durup soluklanmak gerek. Gerçekten çok lezzetli. Bugün sadece 3-4 lezzetini tanıtabilecğim ama eminim benim tadına bakmadığım lezzetleri de yediklerim kadar iyidir.

Yemeğe salatayla başlarsak size eşimin aldığı Grano’yu ısrarla önereceğim. Salatayı sadece yemekle birlikte ortaya söyleyen beni bile tavlamayı başardılar bu salatayla. Grano bir buğday salatası, içine ayrıca elma, kuru kayısı, portakal, bol roka, taze kekik ve nar ekşisi eklenmiş. İçindekilerin dengesi, sosunun lezzeti, tüm bileşenlerin tazeliği o kadar mükemmel ki ana yemek olarak yanında güzel bir şarapla harika bir seçim. Zeytinyağları da sanat eseri olduğu için salata bu blogda özel olarak paragraf açılan ilk salata olmayı hak ediyor.

Ben Picci Alla Marco Polo yedim, İtalyan lokantlarında en komik bulduğum konu bu yemeklerin ismi konusudur. Bir satır ismi olan bu yemek aslen bildiğiniz spagetti, içindekiler ise uzakdoğu usulü pişen sebze ve tavuk. Ancak spagetti el yapımı olunca bu sitede o da ayrı bir paragrafı hak ediyor. Garsonumuz üzerine acılı zeytinyağı gezdiriyor ki midem bayram ediyor. Makarna sevmeyen ben çala kaşık saldırıya geçiyorum.

Üzerine söylenen tatlılarda sufle de pek bir numara yok. Ama ben suflenin yanında bir top sorbe istedim ki işte o bir harika. Sorbeyi pas geçmeyin, özellikle yazın ilaç gibi gelecektir.

Mezzaluna’da fiyatlar yüksek, yani biraz daha pahallı olsa boğazdaki İtalyan restoranlarına yaklaşaçak. Makarnalar mesela 20 – 30 lira arası, salatalar da öyle, pizzalar 24 – 36 lira arası ki en ekonomik olan pizza çünkü iki kişiye rahatça yeter, tatlılar 10 – 15 lira. Şaraplar şişesi 50 TL’den başlıyor tabi çok yükseklere kadar gidiyor, biz bir İtalyan Sangiovese seçtik, şişesi 60 liraydı ve enfesti. Tabi biz hesabın yarısını ödediğimiz için dokunmadı.

İtalyan mutfağını sevenler için öneriyorum ama bence İstinye Park şubesini deneyin ya da yazı bekleyip Suada'ya gidin. İzmir’dekinin yeri de fena değil.

Afiyet Olsun. EAT RESPONSIBLY.

2 Şubat 2011 Çarşamba

GÖZDE ŞARKÜTERİ - KADIKÖY


Günlerdir Kaıköy hakkında yazıyorum; ne hamburgeri kaldı ne pidesi, çok mu fazla oldu diye düşünürken kendimi Gözde Şarküteri ve yemeden ölmemeniz gereken en önemli lezzetlerini yazarken buldum.

Gözde Şarküteri Kadıköy balık pazarının tam ortasında öyle ki tarfiler Gözde Şarküteri’ye göre yapılıyor; dön kardeşim Gözde’den sola dümdüz yukarı çık hemen bulursun tarzı cümleleri çok duyarsınız.

Kapısı filan olmayan tam köşede bir dükkan Gözde. Boydan boya bir camekanı var, ürün grubuna göre arkasında satıcılar bulunuyor ve siz alış verişinize göre yönleniyorsunuz. Soldan sağa mezeler, şarküteri, peynirler ve pastırma olarak kabaca özetlenebilir. Zeytin, turşu gibi uvertür ise tam girişte ayak altında bulunuyor.

Gözde’nin yemeden ölmemeniz gereken birden çok lezzeti var. Dolayısıyla camekan sırasına göre mezelerden başlarsak gittiğinizde almanızı önereceğim ilk lezzet lakerdasıdır. Deniz ürünleri mezeleri bölümünde göremeyeceğiniz lakerdayı bu bölümdeki satıcıdan istediğinizde başka bir bölümden çıkarttığı torikten sizin için keser. Bu hakiki torik lakerdası gerçekten çok üst seviyede bir lezzettir ve evde yapacağınız bir rakı-balık keyfinde mutlaka öneririm.


Lakerdanızı aldıktan sonra sağa doğru ilerlediğinizde Gözde’nin dillere destan sert Ezine beyaz peynirini sakın atlamayın. Sanırım Ezine’de bile ancak bu kadar iyisini bulabilirsiniz. İddia ediyorum ki bu peynir Fransız’ın elinde olsa yeri göğü inletirdi, Yunan bunun yanında adı geçmeyecek Fetasını cümle aleme traditional Greek Feta diye satarken bu peynirin dünyada alıcı bulamaması çok acı. Ama siz yerken hüzün yapmayın, karşıdaki manavdan da kavun aldıysanız rakı sofrasında sona yaklaşıyorsunuz.

Çıkışa yakın noktada tavandan aşağıya sarkan onlarca pastırmanın içinde fotoğraftaki ustayla karşılaşacaksınız, şaşırmayın. Kendisi şehrin en iyi pastırmalarından belki de en iyisini az sonra size verecek. Size önerim antrikottan almanız, antrikot pastırmayı yerken et yediğinizi unutabilirsiniz, Hacı Bekir lokumu yiyorum sanmayın.

Gözde’nin fiyatlarını tam liste vermem imkansız. Ezine peynirinin kilosu 22 lira, pastırma 69 – 99 lira arası, antrikot 99 liraydı en son, lakerdanın kilosu 100 lira. Mezeler, diğer peynirler vs için bir ara gidip bakmanızı önemle tavsiye ederim. İlginç bir şekilde sadece domuz ürünleri satılan bölümü dahi mevcut, prociutto dahi bulunuyor.

Afiyet Olsun. EAT RESPONSIBLY.